Ebelik Bölümü Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

https://hdl.handle.net/20.500.12713/191

Listeleniyor 1 - 20 / 45

Feelings and thoughts of midwifery students during their first birth suite placement: a qualitative study
(Wiley, 2024) Balkan, Elif; Koyucu, Refika Genç
This descriptive qualitative study aimed to understand the feelings and thoughts experienced by 4th year midwifery students during the first birth they attended during clinical practice. Focus group interviews were conducted with 22 final year midwifery students in Istanbul, T & uuml;rkiye December 2020. The transcribed data were analyzed by the descriptive qualitative analysis method. The students experienced not only negative feelings such as fear, torment, anxiety but also positive feelings such as hope, excitement, and curiosity during the first birth practice. The situations that caused negative feelings and thoughts were not only the feelings of the students but also the conditions that negatively affected the care provided to the patient in the clinic. The clinical practice environment affects the feelings and thoughts of midwifery students about the birth process. For this reason, improving the clinical practice environment and supporting students throughout the education process may contribute to the development of positive feelings and thoughts when attending as a student for their first birth suite placement.
Midwifery in Turkey within the Framework of The Areas of Competence and Proficiency: A Qualitative Study
(Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, 31.10.2024) Uncu, Betül; Gökçek, Ayşe İrem; Beyazgül, Sevgi; Kaya, Hüsniye Dinç
Objective: The objective of this study is to evaluate the proficiency and competence of the midwifery profession in Turkey through the eyes of midwives, academic midwives, student midwives, and women receiving care from midwives. Methods: This research is qualitative research conducted using the phenomenological research design. The interviews were conducted on an online platform. The sample group was selected through purposive sampling and was completed using the individual in depth interview technique with 20 participants. The study was reported according to the Consolidated Criteria for Reporting Qualitative Research (COREQ) checklist. Results: Data saturation was reached because of interviewing 20 participants. The transcripts of the interviews were systematically examined, and the study results were gathered around the areas of competence and proficiency determined. Within the framework of these main themes, competence in midwifery is included under the headings of "Public Health," "Pregnancy," "Birth," "Postpartum," "Newborn," and "Women and Counseling." Proficiency in midwifery is included under the headings of "General Qualification," "Before Pregnancy," "Pregnancy and Antenatal," "Childbirth and Care During Childbirth," and "Continuous Care for Woman and Newborn." An intense/strong relationship was detected between the main themes. Conclusion: As a result, it was revealed that the most emphasis was placed on the proficiency and competence of midwives related to childbirth. It can be stated that the study results will shed light on the health policies in different areas to be developed for the midwifery profession in Turkey.
Couvade sendromu semptomlarının görülme sıklığı
(KTO Karatay Üniversitesi, 26 Ağustos 2022) Kılavuz, Mustafa; Genç, Rafika; Uzun, Öykü; Çakıcı, Kübra; Yücel, Rukiye; Bilgin, İlayda; Çetin, Emine
Amaç: Bu araştırmanın amacı baba adaylarında couvade sendromu semptomlarının görülme sıklığını incelemektir. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tipte planlanmış olup, kolay örnekleme yöntemiyle 200 baba adayına online olarak uygulanmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulmuş tanımlayıcı bilgi formu ve Doğum Öncesi Baba Bağlanma Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: Araştırmamıza katılan katılımcıların büyük çoğunluğu 26-35 yaş (%51,6) aralığında olup, %85,9’u bir işte çalışmaktadır. Baba adaylarının %52,4’ünün eşinin hamilelik döneminde kilo artışı olmuş, %79,4’ü bu dönemde stres seviyelerinde artış olduğunu söylemiştir. Çocuk sayısı katılımcıların yanıtlarına göre ölçeğin alt boyutlarından bağlanmaya harcanan zaman boyutunda anlamlı bir farklılık göstermektedir (p=,02). Sonuç: Baba adaylarının couvade semptomlarını yaşadığı tespit edilmiştir.
The effects of the breastfeeding counseling course on the education of midwifery students and their perspectives
(Kadın Sağlığı Hemşireleri Derneği, 31 Mart 2021) Şimşek, Ayşegül; Çalışkan, Esra; Balkan, Elif; Genç, Refika
Objective: Breastfeeding is essential for mother and baby health. An effective breastfeeding counseling ensures a healthy breastfeeding period. Midwives must learn comprehensively in their undergraduate education to gain all the necessary qualifications for this counseling. This study, it is aimed to compare the effect of breastfeeding counseling courses given to undergraduate students of the midwifery department on pre-and post-education information situations. Methods: The study was conducted in an experimental, single group pre-test-post-test design. This study was conducted with 91 students studying at a university from January to December 2020. Two hours of lessons per week were given for 14 weeks. A course included breast anatomy and physiology, breastfeeding methods, positions, breastfeeding indications, and contraindications. In the analysis of the information obtained, significance was accepted as p<0.05. Results: Many of the participants are in the third grade, on average 21 years old, and 93.3% of them have not received breastfeeding counseling training before. It was determined that breastfeeding training should be given during pregnancy and breastfeeding counseling should be given as a separate course in the curriculum. Conclusion: In this study, it was concluded that breastfeeding counseling should be given as a separate course in undergraduate education. Thus, effective training can be provided in their professional lives.
Geleneksel Ve Tamamlayıcı Sağlık Yaklaşımlarının Gebelikte Kullanımı
(Kadın Sağlığı Hemşireleri Derneği, 30 Kasım 2022) Kılavuz, Mustafa; Okumus, Filiz
Amaç: Çalışmada, geleneksel ve tamamlayıcı sağlık yaklaşımlarının gebelikte kullanımının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma, yaşları 17 ile 40 arasında değişmekte olan 350 gebe ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan demografik, tıbbi ve obstetrik öykü formu, geleneksel ve tamamlayıcı ile ilgili sorular formu kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan gebelerin %96.3’ü bitkileri, %92.3’ü duayı, %88.9’u vitaminleri, %85.7’i masajı, %74.2’si hidroterapi/kaplıca yöntemini bilmektedir. Gebelerin %82.3’ü bitkileri, %81.4’ü duayı, %68.3’ü vitaminleri, %45.1’i masajı, % 3.,6’sı aromaterapi yöntemini kullanmaktadır. Araştırmaya katılan gebelerin, eğitim düzeyleri, çalışmaları ve gelir düzeyleri arttıkça sağlık yaklaşımlarını bilme ve kullanma oranları artmaktadır. Sonuç: Geleneksel ve tamamlayıcı sağlık yaklaşımları kullanmak isteyen gebelere bu konu hakkında bilgi verilmeli, gebeye en uygun yaklaşım bir sağlık profesyoneli ile birlikte seçilmelidir.
0-24 Aylık Çocuğu Olan Kadınların Aldıkları Prenatal Bakımdan Memnuniyet Düzeylerinin İncelenmesi
(Selçuk Üniversitesi, 30 Aralık 2022) Kılavuz, Mustafa; Genç, Refika; Kurt, Gamze; Demir, Sude Sıla; Necef, Pınar; Shyhniyazova, Shirin; Alper, Hümeyra
Amaç: Bu araştırmanın amacı 0-24 aylık çocuğu olan kadınların doğum öncesi bakımdan aldıkları memnuniyet düzeylerini incelemektir. Gereç ve Yöntem: Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan tanımlayıcı bilgi formu ve doğum öncesi bakım memnuniyet ölçeği kullanılarak 280 kadından toplanmıştır. Bulgular: Katılımcıların çoğunluğu 24-29 (%40) yaş aralığında olup, çoğunlukla 1-3 yıl arası evlidir (%32,5). Doğum Öncesi Bakım Memnuniyeti Ölçeği'nden alınan toplam puan ortalaması (X̄=71,19) incelendiğinde, ölçek ortalamasından (X̄varsayımsal =66) daha yüksek olduğu görülmüştür. Sonuç: Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar kadınların doğum öncesi aldıkları bakımdan ölçek ortalamasına göre yüksek olduğu görülmüştür.
Lise Öğrencilerinin Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ile İlgili Bilgi Düzeylerinin İncelenmesi
(Fenerbahçe Üniversitesi, 23 Ağustos 2023) Bükülmez, Nazan; Kavlak, Tülay; Kılavuz, Mustafa
Bu çalışmada lise öğrencilerinin cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) ile ilgili bilgi düzeyleri ve bilgi düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma tanımlayıcı tipte olup, Tokat ilinde bulunan iki meslek lisesi son sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, kişisel bilgi formu ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ile İlgili Bilgi Testi (CYBH Bilgi Testi) kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistik yöntemlerinden sayı, yüzde, ortanca; grupların karşılaştırılmasında t testi ve anova testi uygulanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %55,9’u sağlık meslek lisesi öğrencisi olup, %59,6’sı 18 yaşında ve %88,4’ü kız öğrencidir. Öğrencilerin %76,5’inin CYBH hakkında bilgisinin olduğunu belirlenmiştir. Öğrencilerin %69,7’si okuldaki derslerden ve %30’u medyadan CYBH konusunda bilgi edindiğini belirtmiştir. Öğrencilerin CYBH bilgi testi puan ortalaması 19,96±8,23 olarak belirlenmiştir. Araştırmada öğrencilerin devam ettiği okul türü, cinsiyetleri, kaldıkları yer ve CYBH hakkında bilgi durumları ile CYBH bilgi testi doğru cevap ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0,05). Öğrencilerinin CYBH hakkında orta düzeyde bilgi sahibi oldukları, bilgi düzeylerinin okul türü, cinsiyetleri, kaldıkları yer ve CYBH hakkında bilgi durumlarına göre değişiklik gösterdiği saptanmıştır. Öğrencilerin CYBH hakkındaki bilgi düzeylerinin yükseltilmesi ve doğru bilgi kaynaklarına ulaşmalarında, cinsel sağlık eğitiminin önemi ortaya çıkmaktadır.
Ebelerin Obstetrik Şiddete Yönelik Bilgilerinin İncelenmesi: Kesitsel Bir Çalışma
(Atlas Üniversitesi, 4 Şubat 2025) Gökçek, Ayşe İrem; Beyazgül, Sevgi; Günaydın, Sevil
Amaç: Bu çalışma ebelerin obstetrik şiddete yönelik bilgi düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntemler: Kesitsel ve tanımlayıcı desene sahip çalışma Temmuz- Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini bir kamu hastanesinde görev yapan tüm ebeler oluşturmuştur. Çalışmaya katılmaya gönüllü olan toplam 80 ebe ile araştırma tamamlanmıştır. Çalışma verilerinin toplanmasında literatür doğrultusunda hazırlanan tanıtıcı bilgi formu ve obstetrik şiddet bilgi formu kullanılmıştır. Bulgular: Ebelerin %25’i 40 yaş ve üzeri, %75’i ise üniversite mezunudur. Ebelerin %83,8’i obstetrik şiddeti konu alan bir eğitime katılmadıklarını, %53,8’i ise obstetrik şiddete ilişkin bilgi düzeylerinin orta olduğunu belirtmişlerdir. Ebelerin %93,8’i obstetrik şiddetin sağlık çalışanları tarafından kadınlara uygulanan bir şiddet türü olduğu, %92,5’i kadınların bedenleri üzerindeki söz hakkını engellediği ifadelerine doğru yanıtını vermişlerdir. Ebelerin %81,3’ü hastaneye yatışlarda rutin damar yolu açılmasının, %61,3’ü rutin sezaryen doğum uygulanmasının ve %55’i doğum sürecinde rutin uygulanan müdahalelerin (amniyotomi, epizyotomi) obstetrik şiddete örnek olmadığını belirtmişlerdir. Sonuç: Araştırma sonucunda ebelerin obstetrik şiddet bilgi düzeylerini orta düzeyde olarak değerlendirdikleri, çoğunluğunun daha önce obstetrik şiddete yönelik bir eğitime katılmadıkları görülmüştür. Ebelerin çoğunluğunun obstetrik şiddeti değerlendiren ifadelere doğru cevaplar verdiği ancak bazı eylemlerin obstetrik şiddet kavramı içerisinde yer aldığının farkında olmadıkları belirlenmiştir.
Jinekolojik kanser hastası ve ailesinin psiko-sosyal bakımında sağlık profesyonelinin rolü
(Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, 25 Nisan 2023) Balkan, Elif; Oskay, Ümran
Her geçen gün kanser tanısının ve kanser sebebiyle ölümlerin yaygınlaşması, jinekolojik kanserlere önem verilmesinin altını çizmektedir. Kanserin önlenmesi ve erken tanılanmasının yanında, jinekolojik kanser tanısı konulmuş olan kadınların ve ailelerinin yaşam kalitesinin de yükseltilmesi önemlidir. Jinekolojik kanserlerde semptomlar ve uygulanan kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedaviler sadece fizyolojik bütünlüğü tehdit etmekle kalmayıp, kadının beden imajına, cinsel kimliğine, annelik rolüne ve üreme kabiliyetine bir tehdit olarak algılanmakta, genital organlara yüklenen anlam nedeniyle hasta ve ailesinin yaşam kalitesi düşmektedir. Aile fertleri de ebeveynlik rollerinde bozulma, cinsel sorunlar, maddi kaygılar, iletişim sorunları gibi problemler yaşayabilmekte ve kanser tanısına çeşitli tepkiler gösterebilmektedir. Psiko-sosyal açıdan olumsuz etkilenen hasta ve ailesinin kanser sürecine uyumunu sağlamak ve hastalığa bağlı yaşadıkları olumsuz etkileri azaltmak için psiko-sosyal gereksinimlerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle sağlık profesyonelleri jinekolojik kanser hastaları ve ailelerine verecekleri bakımda jinekolojik kansere bağlı olarak meydana gelen psiko-sosyal değişiklikleri bilmeli, hasta ve ailelerinin bu doğrultudaki ihtiyaçlarını belirlemeli ve buna uygun girişimler planlayarak bakım vermelidir.
A study on pediatric nurses’ pain management knowledge and practices in Turkey
(Trends in Pediatrics, 2022) Şimşek, Ayşegül; Gözen,Duygu
"Objective: With a child’s less developed ability to express oneself when compared to adults, it is a more challenging task to manage pain in children. Nurses, as those who spend the most time with patients, need to have sufficient knowledge about assessing and managing pain in children. The aim of this study is to determine the knowledge and pediatric practices of nurses working in pediatric clinics on pain management in children. Methods: This descriptive study was completed with 134 nurses. Study data were captured through using a questionnaire drafted, and rearranged in line with specialist advice, by the researchers. Data were electronically evaluated with percentage, Kruskal-Wallis H and Mann-Whitney U tests using analysis system. Results: It was determined that 81.3% of nurses had not been trained on pain management in children. It was established that nurses preferred pharmacological methods to non-pharmacological, that 54.5% of them used a combination of pharmacological and non-pharmacological methods to relieve pain in children, and that 16.4% mentioned difficulty in pain management due to lack of time. Nurses’ knowledge of pain management was found to be slightly above the average (maximum 22 points; median ± standard deviation=16.50±2.74; minimum-maximum: 9-21). Conclusion: The study established that nurses’ level of knowledge about pain management was inadequate, that nurses encountered various challenges in pain management arising from the workplace setting, and that rate of use of non-pharmacological pain treatment methods, an independent function of nursing, is significantly low."
The knowledge levels of midwifery students on contraceptive methods: a cross-sectional study
(Churchill Livingstone, 2022) Balkan, Elif; Genç Koyucu, Refika
Background: Effective contraceptives used correctly offer many benefits to both women's and children's health. However, public data reports that the rate at which women use an effective contraceptive method is still insufficient. Midwives, including the students, have an essential role in contraceptive counselling so there is a need to determine midwives' knowledge level on contraceptives. Objective: To evaluate midwifery students' knowledge levels of contraceptive methods. Design: Cross-sectional and descriptive study. Settings: Online survey. Participants: 290 midwifery students who met the inclusion criteria. Methods: The study was conducted between December 2020-March 2021 through Sociodemographic Form and Contraceptive Methods Information Form. Results: The mean age of the participants was 20.93 ± 1.97. There were 7.72 ± 3.21 correct answers to 15 questions measuring knowledge level of contraceptive methods. The most known modern contraceptive method was the condom, and the most known traditional method was the calendar method. 59.7 % of the participants considered the post-coital contraceptive method as a family planning method. The knowledge level on contraceptives of students who had not received prior training before was lower; and the knowledge level of students who received information about contraceptives through their courses in the curriculum was higher than those who learned from other sources. The level of knowledge increased as age and grade increased. Conclusions: Midwifery students had insufficient level of knowledge about contraceptives. Since midwifery students play an active role in family planning, interventions are necessary to deliver more detailed and accurate information about contraceptive methods.
Ebelik öğrencilerinin human papilloma virüs ile ilgili bilgi durumlarının analizi: Tanımlayıcı anket çalışması
(TR- Dizin, 2022) Genç Koyucu, Refika
AMAÇ: Serviks kanserlerinin azaltılmasında İnsan Papillomavirüsü hakkında farkındalık, çok önemlidir. Bu çalışmada ebelik öğrencilerinin İnsan Papilloma Virüsü ile ilgili farkındalık düzeylerinin ve bu farkındalık düzeyini etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu çevrimiçi anket çalışması, kesitsel bir tasarımda Mayıs 2021’de gerçekleştirilmiştir. Bir üniversitedeki 326 ebelik öğrencisi çalışmaya davet edilmiştir. Öğrencilerin İnsan Papilloma Virüsü hakkındaki farkındalıklarına ilişkin veriler İnsan Papilloma Virüsü Bilgi Ölçeği kullanılarak elde edildi. Çalışma süresince ankete katılmayan ve anketi eksik olan öğrenciler çalışma dışı bırakıldı. BULGULAR: HPV genel bilgi, HPV testi, HPV aşıları ve HPV aşı programları alt ölçeklerinden tam puan alan öğrencilerin sıklığı sırasıyla %11,3 %12,5, %10,9 ve %0,6 idi. HPVBÖ ölçeğinde tam puan alan öğrencilerin sıklığı ise %5,3’tür. HPV Bilgi Ölçeğinde yüksek puanların bağımsız yordayıcıları, ailede kanser öyküsünün varlığı ve yakın çevrede HPV pozitifliğinin varlığı olarak belirlendi. SONUÇ: Ebelik öğrencileri arasında HPV ile ilişkili bilgi boşlukları vardır. Uzun vadeli bir hedef olan serviks kanserinin ortadan kaldırılması kapsamında ebelik öğrencilerinin farkındalıkları üst düzeyde tutulmalıdır. Lisans ve lisansüstü eğitimde HPV’ye verilen önemi artırmak etkili olabilir. Bu bağlamda, geniş örneklemli çok merkezli çalışmalar, eksikliklerin belirlenmesi açısından faydalı olacaktır.
Evaluation of complication development in general surgery patients admitted to the post anesthesia care unit
(DergiPark, 2022) Kula Şahin, Sennur; Selimen, Hayriye Deniz
hool of Medicine, Busan, Republic of Korea; 4 Department of Nuclear Medicine, Pusan National University School of Medicine, Busan, Republic of Korea; 5 Department of Pathology, Pusan National University School of Medicine, Busan, Republic of Korea ARTICLE HISTORY Received: August 30, 2021 Accepted: January 1, 2022 KEYWORDS: Amnestic mild cognitive impairment, amyloid beta deposition, medial temporal atrophy, positron emission tomography, transthyretin Psychiatry and Clinical Psychopharmacology 2022;32(1):4-8 Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. ABSTRACT Objective: This study was conducted to analyze the development of complications and risk factors in general surgery patients admitted to the Post-Anesthesia Care Unit (PACU). Methods: This prospective and cross-sectional study was performed with 230 patients admitted to the PACU of a university hospital in Istanbul. The data were collected pre – and post-operatively in the PACU using the “Patient Monitoring Form”, which was created by the researcher to track the patient’s descriptive characteristics and development of complication. Percentage, mean, chi-square, Student’s t, and logistic regression tests were used for data analysis. Results: It was found that most of the patients were female aged between 50-65, with a chronic disease included in the ASA II class, who had undergone a laparoscopic cholecystectomy surgical operation, and had a profile of minimal obesity. The most common complications in the PACU were pain (75.7%), hypothermia (58.7%), nausea-vomiting (30.7%), and hypoxemia (20.0%) respectively. Length or duration of operation (OR:1.05; p=0.001) and age (OR: 1.08; p=0.027) were effective risk factors for development of complication; however, no correlation was found between descriptive characteristics of the patients and development of pain (p=0.023). A positive relationship was found between hypothermia and surgical operations with a duration of more than 120.3 minutes (p=0.001). Additionally, age of 57.8 (p=0.002), BMI of 30.8 (kg/m2; p=0.003), and inclusion in the ASA III/IV group (p=0.001) were significant in relation to hypoxemia. Conclusions: It was found that pain, hypothermia, nausea-vomiting, and hypoxemia remained the most common complications in the PACU, and age and duration of operation were effective risk factors in the development of complications. Based on these results, it is recommended to identify high risk factors specific to the patient in advance and to increase nursing practices to prevent/reduce complications
Ebelik öğrencilerinin tıbbi endikasyon olmayan gebelik sonlandırmalarına bakışı: Bir kamu üniversitesi örneği
(TR- Dizin, 2022) Balcı, Işılay; Güdücü, Neriman; Sönmez, Aybars Demir; Ocak, Sibel; Önder, Dilara; Dolgun, Gülümser; Çetin, Gürsel
Amaç: Tıbbi endikasyonu olmayan gebeliklerin sonlandırılması insani, etik ve dini değerler bakımından tartışmalara yol açmaktadır. Bu bağlamda çalışmamızın amacı ebelik bölümü öğrencilerinin endikasyonsuz gebelik sonlandırmalarına ilişkin bakış açılarının araştırılmasıdır. Yöntem: Tanımlayıcı/kesitsel tipte olan bu araştırmaya bir Kamu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nde öğrenim gören 329 öğrenci katılmıştır. Verilerin toplanmasında literatür doğrultusunda hazırlanan 17 soruluk bir anket formu uygulanmıştır. Verilerin analizinde sayı-yüzde dağılım, ortalama, standart sapma ve ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Evlilikte 10 haftaya kadar olan gebeliklerin kişinin rızası alınarak sağlık kuruluşlarında sonlandırılması, öğrencilerin sınıfı arttıkça daha fazla kabul görmektedir. Aynı şartlarda gebeliğin sonlandırılması için olan yasal sürenin 10 haftadan kısa olması gerektiği fikri, sınıf arttıkça artmıştır. Tüm sınıfların 10 haftadan büyük gebeliklerin sonlandırılması fikrine katılmama oranı yüksektir. Aynı zamanda gebelik yaşına bakılmaksızın gebeliğin anne tarafından sonlandırılması ve babanın rızasının alınmaması durumunda anneye ceza verilmesi fikri tüm sınıflarda kabul görmektedir. Bununla birlikte tecavüz sonucu oluşan gebeliklerin, yasal sınır gözetilmeden yetkili sağlık kuruluşlarında sonlandırılabilmesinin uygun olduğu düşüncesi de tüm sınıflarda kabul görmektedir. Sonuç: Çalışmada öğrencilerin tıbbi gereklilik dışındaki gebelik sonlandırmalarına ilişkin bakış açılarının sınıflar arasında farklılık gösterdiği saptanmıştır. Farklılıkların temel nedeninin, öğrencilerin 3. sınıftan itibaren artan teorik ve pratik bilgileri olduğu düşünülmüştür.
Doğum sonrası dönemde depresyona yatkınlığın güvenlik his düzeyi ile ilişkisi
(DergiPark, 2021) Baykal, Semiha
Amaç: Annelerin doğum sonu dönemde depresyona yatkınlıkları ve güvenlik his düzeylerinin ilişkisinin belirlenmesi. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmanın örneklem büyüklüğü hesaplanırken; anlamlılık düzeyi ? = 0,05, istatistiksel testin gücü (Güç 1-? = 0,95) ve düşük etki büyüklüğü (ES = 0,30) alınmıştır. Minimum örneklem büyüklüğü 138 olarak belirlenmiş ve en az %10 veri kaybı göze alınarak çalışma 158 örneklem ile tamamlanmıştır. Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EDDÖ), Annelerin Doğum Sonrası Güvenlik Hisleri Ölçeği ve araştırmacı tarafından oluşturulan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Bulgular: Olguların yaş ortalaması 29,44±5,76 olarak hesaplandı. Annelerin %35’inin ilk gebeliği olup %65’inin ikinci ve üçüncü gebeliğiydi. Doğum tipi %61,1 ile sezaryen olup. Doğumdan sonra geçen ortalama gün sayısı 9,29±2,12’ydi. Gebelik öncesinde sigara kullananların oranı %16,7 iken, bu oran gebelik sürecinde %10’a düşmüştü. Olguların %10 çocuk bakımında kendisini yalnız hissederken, %13,9’u kısmen yalnız hissetmekteydi. Depresyon düzeyi ile güvenlik hissi faktörlerinden güçlendirici davranış arasında negatif yönlü ve zayıf düzeyde, genel iyilik arasında negatif yönde ve orta düzeyde, aile bağları ile negatif yönde ve orta düzeyde, emzirme davranışı ile negatif yönde ve orta düzeyde anlamlı ilişki bulundu. Sonuç:Postpartum depresyon ve güvenlik hissi arasında negatif yönlü ilişki bulunmaktadır. Genel iyilik hali, depresyonu önemli ölçüde azaltmaktadır. Annelerde güvenlik his düzeyi arttırmak depresyon riskini azaltmak açısından önemli bir adım olacaktır.
Annelerin emzirme öyküleri ve emzirme davranışlarının incelenmesi: Bir Türkiye örneği
(DergiPark, 2021) Şimşek, Ayşegül; Balkan, Elif; Çalışkan, Esra; Genç Koyucu, Refika
Objective: Breast milk is the most beneficial food for babies. Breastfeeding behaviors of women affect the nutrition and health status of their babies. This study aims to determine the breastfeeding behaviors of breastfeeding women and the factors affecting these behaviors. Methods: This study was conducted in a single-center, cross-sectional and descriptive type. Breastfeeding women were reached from the community by snowball sampling method between January and December 2020. Informed consent of the mothers and ethics committee approval were obtained before the study. The data were collected using a data collection form for infants and mothers, prepared in line with the literature, and analyzed in a computer environment. Results: In the study, 97 mothers and their babies were included. It was determined that 43.3% of the mothers had a baby for the first time, 46.4% received regular follow-up during pregnancy and 77.3% received breastfeeding training. The mothers of 66% reported that they breastfed their babies within the first hour. Significance was found between maternal age and the time of starting supplementary food, receiving breastfeeding training, and receiving postnatal breastfeeding support. It was concluded that the individual characteristics of the mother are effective in feeding and breastfeeding the baby. Conclusion: It was determined that the breastfeeding education received by the mothers during pregnancy had a positive effect on postpartum breastfeeding behaviors. In order to increase these positive behaviors, it is recommended that breastfeeding training should be given by midwives and its content should be enriched with comprehensive and individualized care features.
Practices related to placenta and umbilical cord in postpartum period
(DergiPark, 2022) Şimşek, Ayşegül; Özdemir, Suzi
Although the physical function of the placenta and cord for the infant ends after birth, the belief that the spiritual and religious function of these materials will continue throughout the life of the infant is widespread in most countries. Due to this belief, some rituals such as burying, making art and lotus birth are practiced. Especially in recent years, there has been an increase in placentaphagia cases. Additionally, it is known that placenta and umbilical cord, which are rich in young cells, are used in medical and cosmetic fields, mostly for dermal and hematological diseases, and cord blood banking practice is becoming increasingly common. The aim of this review is to examine the advantages and disadvantages of traditional and medical practices regarding placenta and umbilical cord, and to inform health professionals dealing with women and her babies on these practices.
The effect of perceptions and attitudes towards menstrual bleeding on women's health
(DergiPark, 2022) Özdemir, Suzi; Şimşek, Ayşegül
Menstrual bleeding and menstruation process is a physiological process that a woman experiences as monthly periods throughout her life as of the pubertal period, and it is seen as a taboo in many societies and is not talked about. In our study, we aimed to compile the attitudes and practices towards menstrual bleeding from past to present. While menstrual bleeding was considered sacred in some cultures in past cultures; in some, it has been a topic that is ashamed and cannot be talked about. In present days, due to the cultural taboos against menstruation, there is a lack of information about these issues and this affects reproductive health negatively. Menstrual hygiene information and education should be organized to eliminate incomplete and wrong menstrual practices, and this education should constitute an important part of health education.
Prenatal diagnosis of twin reversed arterial perfusion (trap) sequence: a case report
(2021) Ceylan, Yasin; Akar, Bertan; Yaman, İlteriş; Akkaya, Selim
Twin reversed arterial perfusion (TRAP) sequence is a rare condition of monochorionic twin pregnancy. It has an incidence of 1:35.000 pregnancies and constitutes 1% all monochorionic pregnancies. The etiopathogenetic mechanisms are not well defined. There is co-existence of a normal pump twin and an acardiac recipient twin. A 22-year-old nulliparous woman was referred with TRAP sequence. The prognosis in TRAP sequence is lethal for acardiac twin and the fetal mortality of the pump twin is very high due to the cardiac failure. The obstetrician should be aware of TRAP-sequence in twin/multiple pregnancies.
Ischiopagus which is the rarest form of heteropagus along with ambiguous genitalia and kidney agenesis: a case report
(2020) Haqverdiyev, Emin; Aslancan, Reyhan; Gümüştaş, Gökhan; Çalışkan, Eray; Akar, Bertan
Parasitic twin (heteropagus) is a term to describe an incomplete fetus which is partially resorbed and located on a normal fetus. Ischiopagus which defines the parasitic twins connected from ileum is the rarest form of heteropagus abnormalities. In this case, a thirteen week old fetus was diagnosed with ischiopagus, ambiguous genitalia, and left kidney agenesis during the first trimester ultrasonography screening. Termination was applied with the family decision. These cases should be evaluated together with accompanying multisystem anomalies. Informing the family with details about the viability of the fetus is important to prevent unnecessary termination.

Güncel Gönderiler